Sınavların yaklaştığı bu son dönemlerde sınavlara girecek adaylar hedefledikleri sonuca ulaşmak için bir planlama yaptılar ve bu planlarla çalışmalarına başladılar.Fakat bu süreçte ders çalışmak bazı defansif faktörleri de öğrencilerin karşısına çıkartmaktadır.Ders çalışırken en önemli mesele yoğunlaşma ve verimliliktir.Ders çalışmak değil derse yoğunlaşmak zordur.Çünkü yoğunlaşma ve program yapmayı kendine adet edinen bir öğrenci için ders çalışmak olabildiğince basittir.
Ders çalışırken yoğunlaşamamanın nedeni derse yoğunlaşılması konusunda kendimizi ikna edemememizdir.İkna olamamamızın bir sürü nedeni olabilir;örneğin.Ders çalışma nedir.? Denildiğinde öğrenciler genelde sıkıcı buldukları ve yapamadıkları bir faaliyet olarak tanımlıyorlar.Hatta ders çalışmamanın daha eğlenceli bir çalışma olduğunu ifade ediyorlar.Ders çalışmayı bir gereklilik değilde zorunluluk olarak gören bu öğrencilerin düşüncelerinin değişmesini beklemek son derece yanlıştır.Öncelikle ders çalışmayı bir gereklilik olarak görüp her ne kadar zorlansakda alışkanlık ve yoğunlaşma özelliği kazanana kadar kendimizi çalışmaya mecbur hissetmeliyiz.Peki ders çalışırken yoğunlaşmayı sağlamak için neler dikkat etmeliyiz.Bizi yoğunlaşmaktan alıkoyacak etkenler nelerdir bunları belirlemek gerekir.Kişiden kişiye değişen faktörler vardır. Bazı insanlar teknolojik malzemeleri ve sosyal medya vb. gibi ortamlarla, kimi insanlar ise planlamayı yaparken kurdukları hayallere dalarak yoğunlaşamamaktadırlar.
Hayal ile Hedef Arasındaki Tek Fark Eylemdir.
Hayal etmek aslında birçok şeyin başlangıcıdır. Hayatımızı kolaylaştıran birçok araç gereç birilerinin hayal etmesi ile bulunmuştur. Hedeflerimizi belirlerken bile hayal ederek başlarız işe fakat hayal ile hedef arasında bir fark vardır o da; eyleme geçmektir. Hedefimizi belirlerken kurduğumuz hayaller biz renkli dünyalara alıp götürecek dalgınlıklara götürmekten ziyade hedefe ulaşmamız adına bizi kamçılamalıdır. Yoksa ders çalışırken hayal dünyasına yapılan geziler derse yoğunlaşmamızı engelleyecek ve bizi hedefimizden uzaklaştıracaktır.
Teknolojinin Sınırları Bilinmelidir.
Son yıllarda teknolojinin gelişmesi, sosyal medya ortamlarının hayatımızda edindiği yer bizlerin ders çalışmasını etkileyen en önemli faktörlerden olmuştur. Şehirleşmenin bir getirisi olan ve insanların sanal sosyalleşmesini doğuran sosyal medya siteleri aslında sınav sürecindeki öğrencilerin en büyük sistem bozucusudur. Öğrenciler arkadaşları ile imkân eksikliği nedeniyle kuramadıkları sosyal ortamları akıllı telefonlar, bilgisayarlar veya tabletler sanal olarak kurmaktadırlar. Yaşı gereği arkadaşları ile vakit geçirmek isteyen genç yaştaki arkadaşlarımız vaktinin çoğunu bu mecralarda resim, video paylaşarak, arkadaşını dürterek veya arkadaşının tweet’ini retweet’leyerek geçirmektedir. Hatta öğrenciler ders çalışmak istemediklerinde durum değişikliği terapisini yanlış uygulayarak ders çalışmayı bırakıp ortam değiştirerek bilgisayarının, telefonun ya da tabletinin başına geçmektedir. Bu da yapıcı etkisi olması beklenen terapinin bozucu olmasına neden olmaktadır.
Öğrencilerin teknolojiyi tamamen terk etmelerini beklemek de yanlış olabilir. Fakat öğrencinin kendi alacağı bir karalar kesinlikle sınırlandırılmalıdır. Çünkü şehirlerdeki ortam eksikliği nedeniyle genelde öğrenciler arkadaşlarıyla sosyal ortamlarda bir araya gelebilmekte ve stres atmaktadırlar. Bu nedenle öğrencileri eğer illaki bu ortamlarda stres atması gerekiyorsa buna izin verilmeli fakat kontrollü bir şekilde sınır getirilmelidir. Hatta öğrencinin ders çalışmasına teşvik edici sınır düzenlemeleri ile bu etken yapıcı bir etki haline de getirilebilir. Öğrenci teknolojik ortamlarla ilgili sınırını bildiğinde ders çalışırken kolay yoğunlaşacak ve sınırlar içerisinde kaldığı sürece de öğrencinin yoğunlaşmasının bozulması da zorlaşacaktır
Nerede ve Nasıl Çalışmalıyım?
Öğrencilerin yoğunlaşamamaları bazen kendileri ile ilgili nedenlerden değil de dış etkenlerden de kaynaklanabilir. Bu etkenlerinde başında çalışma ortamı gelmektedir. Öğrencinin çalışma odasından tutunda masadaki oturuşuna kadar birçok etken yoğunlaşmayı etkilemektedir.
Öncelikle Veliler eğer imkânları varsa öğrenciye bir ayrı bir oda ayarlamalı ve ders çalışması için öğrenciye vermelidir. Ders çalışırken bir koltuk üzerinde oturarak ya da ayakları uzatarak değil yatağa ya da pencereden sokağa bakmayan bir masanın başında ve çok fazla yatak ortamını hatırlatmayacak bir sandalyede oturarak ders çalışmak lazımdır. Mümkünse odanın ışıklandırılması ya da duvarların boyası uykuya götürecek şekilde seçilmemelidir. Havalandırılması ihmal edilmemelidir. Hatta duvarlardaki tabloların dahi öğrenciye düşündürecekleri hesaba katılmalıdır. Öğrencini dikkatini dağıtmayacak şekilde seçilmiş bir çalışma ortamı öğrencinin yoğunlaşmasını kolaylaştıracaktır.
Çok Çabuk Sıkılıyorum Ve Dersi Bırakıyorum
Öğrencilerin yoğunlaşamamanın yanında en çok şikâyet ettikleri konu ise yoğunlaşmayı devam ettiremeyip sıkılmaları ve ders çalışmayı bırakmalarıdır. Bunu sebebi ise öğrencini ideal ders çalışma süresinin bilmemesi ya da neye ne kadar çalışması gerektiğini bilmemesidir.
Öncelikle çalışmamızın nerede tamamlanacağını belirlemek; bir sonraki aranın nerede verileceği hedefinin çalışmanın başında konulması ve o hedef tamamlanmadan bırakılmaması gerekir. Bitirilmesi gereken yere kadar çalışmayı sürdürmek yani hedefe ulaşmak bir sonraki hedef için tetikleyici olacak ve başarıya yaklaştıracaktır. Aksi bir durum ise bir sonraki çalışma periyodun ötelenmesine ya da hiç olmamasına neden olabilecektir.
Eğer zayıf yönlerimiz varsa bunlarla inatlaşmak bizim ders çalışırken sıkılmamıza, muhtemel bir başarısızlıkta ise ders çalışma isteğimizin tamamen kaybolmasına neden olabilecektir. Bu nedenle güçlendiremediğimiz zayıf yönlerimizi bir kenara bırakıp güçlü yönlerimizi kusursuz hale getirmeye çalışmak gerekir.
Çalışma süresinin belirlenmesi kadar dinlenme süresinin belirlenmesi de çok önemlidir. Çünkü ders aralarında verilen her mola bir sonraki dönem için enerji ve kafa dinginliği sağlanan aralardır. Bu arları abartmadan ihtiyacımız kadar belirlemek gerekir.
Sınavlarda başarılı olmak yani hedeflerimize dolayısıyla hayallerimize ulaşmak bedel isteyen bir süreçtir. Bu hedefin bedeli de hedefe ulaşıncaya kadar istense de istenmese de gereken düzeyde ders çalışmaktır. Her zaman isteyerek ders çalışmayı beklemekte hatadır. Tabi ki insanın ders çalışmak istemeyeceği zaman dilimleri de olacaktır. Bu zaman dilimlerini az da olsa çalışarak geçirmek diğer zamanları verimli geçirmeye neden olacaktır. Yani ders çalışmakta devamlılık esastır.
Hayattan istediklerimizi almak için, istemediğimiz şeyleri yapmak zorunda kalabiliriz. İstemediğimiz şeyleri yaparken de sıkılır, bunalır, sinirlenir, stres yaşayabiliriz. Ancak tüm bunlara dayanabilme gücü ve potansiyeli içimizde mevcuttur. Buna “irade gücü” (iç disiplin) denir. Bu nedenle çalışmayı sürdürmek sadece bizim elimizde olan bir şeydir. İrademizle yapacağımız çalışmalar bizi hedefimize ulaştıracaktır.